DEVAM: 128. Cuma Günü
Guslünü Terketme Ruhsatı
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْعَزِيزِ
يَعْنِي ابْنَ
مُحَمَّدٍ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ أَبِي عَمْرٍو
عَنْ
عِكْرِمَةَ
أَنَّ
أُنَاسًا
مِنْ أَهْلِ
الْعِرَاقِ
جَاءُوا فَقَالُوا
يَا ابْنَ
عَبَّاسٍ
أَتَرَى الْغُسْلَ
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
وَاجِبًا
قَالَ لَا
وَلَكِنَّهُ
أَطْهَرُ
وَخَيْرٌ
لِمَنْ
اغْتَسَلَ
وَمَنْ لَمْ
يَغْتَسِلْ
فَلَيْسَ
عَلَيْهِ
بِوَاجِبٍ
وَسَأُخْبِرُكُمْ
كَيْفَ
بَدْءُ الْغُسْلِ
كَانَ
النَّاسُ
مَجْهُودِينَ
يَلْبَسُونَ
الصُّوفَ
وَيَعْمَلُونَ
عَلَى ظُهُورِهِمْ
وَكَانَ
مَسْجِدُهُمْ
ضَيِّقًا
مُقَارِبَ
السَّقْفِ
إِنَّمَا
هُوَ عَرِيشٌ
فَخَرَجَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي يَوْمٍ
حَارٍّ
وَعَرِقَ
النَّاسُ فِي
ذَلِكَ
الصُّوفِ
حَتَّى
ثَارَتْ
مِنْهُمْ
رِيَاحٌ آذَى
بِذَلِكَ
بَعْضُهُمْ
بَعْضًا
فَلَمَّا
وَجَدَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
تِلْكَ الرِّيحَ
قَالَ
أَيُّهَا
النَّاسُ
إِذَا كَانَ
هَذَا
الْيَوْمَ
فَاغْتَسِلُوا
وَلْيَمَسَّ
أَحَدُكُمْ
أَفْضَلَ مَا
يَجِدُ مِنْ
دُهْنِهِ
وَطِيبِهِ
قَالَ ابْنُ
عَبَّاسٍ
ثُمَّ جَاءَ
اللَّهُ
بِالْخَيْرِ
وَلَبِسُوا
غَيْرَ الصُّوفِ
وَكُفُوا
الْعَمَلَ
وَوُسِّعَ
مَسْجِدُهُمْ
وَذَهَبَ
بَعْضُ
الَّذِي
كَانَ يُؤْذِي
بَعْضُهُمْ
بَعْضًا مِنْ
الْعَرَقِ
İkrime (r.a.)den rivayet
edilmiştir.; "Iraklılardan (bazı) insanlar (İbn Abbas'a) gelip: Ya İbn
Abbas, cuma günü gusletmeyi vacib görür müsün? dediler. İbn Abbas,: Hayır,
fakat o daha çok temizlik ve gusleden için daha hayırlıdır. Gusletmeyen kimseye
de vacib değildir. Size (cuma günü) gusletmenin nasıl başladığını haber
vereyim:
İnsanlar darlık ve
meşakkatte idiler. Yünden (elbiseler) giyerler, bedenen (yük taşıyarak)
çalışırlardı. Mescidleri dar, tavanı basıktı, o (tavan) bir gölgelikten
ibaretti. Sıcak bir günde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mescide
geldi. Yün elbiseler içerisinde insanlar terlemiş, kendilerinden kokular
yayılmıştı. Bu kokularla bir birlerine eziyet ediyorlardı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kokuyu hissedince: "Ey insanlar, Bugün
(cuma günü) olunca yıkanınız.Her biriniz bulabildiği koku ve yağların en
güzelini sürünsün” buyurdu.
Aradan zaman geçti Şanı
yüce Allah, (mallar, elbiseler, hizmetçilerle onlara) bolluk verdi. Müslümanlar
yünden başka elbiseler giydiler, (bizzat bedenen) çalışmaya ihtiyaçları
kalmadı, mescidleri genişletildi. Böylece bir birlerine eziyet veren ter de
kısmen zail oldu.
Bu Hadisi kütüb-i
sitte müelliflerinden sadece Ebu Davud rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Abdullah ibn Abbas'ın azatlısı ikrime'nin
naklettiği bu konuşma, İbn Abbas Basra'da vali iken onunla Iraklı bazı kimseler
arasında geçmiştir. Irak o zamanlar İran körfezi ile Musul arasındaki bölgenin
adı idi.
Abdullah
İbn Abbas'ın sözlerinden anladığımıza göre, Müslümanlar ilk günlerinde fakir
oldukları için bizzat kendileri bedenen çalışarak maişetlerini te'min
ediyorlardı. Yünden dokunmuş elbiseden başka giyecekleri de olmadığı için
terliyorlar ve bu kendilerinde hoş olmayan kokular bırakıyordu. Bu halleriyle,
mescidin üstünün hurma dallan ile örtülü olması, hava almaması, mescidin dar ve
tavanının basıklığına izdiham da eklenince, çıkan ter kokuları gelen cemaati
rahatsız ediyordu. Bu yüzden Efendimiz Cuma günleri yıkanmalarını emretmişti.
Ancak müslümanlar bolluk ve refaha kavuşunca içlerinde hizmetçiler çalıştırmaya
başlamışlar, yünün dışında daha hafif elbiseler giyme imkanına kavuşmuşlar,
böylece eskiden olduğu gibi, başkalarını rahatsız edecek biçimde terlemez
olmuşlardır. Böylelikle cuma günleri gusletme zorunlulukları da ortadan
kalkmıştı.
Hanefi
alimlerinden Tahavi Şerhu Meanil-asar adındaki eserinde bu hadisi rivayet
ettikten sonra şunları söylemektedir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'ın guslü emrettiğini haber veren İbn Abbas bunun vücub için olmadığını
söylemektedir. Bu emir, bir illete mebnidir. Bu illet ortadan kalkınca guslün
vücubu da ortadan kalkmış demektir. Bunları söyleyen İbn Abbas, aynı zamanda
cuma günü guslü emreden hadisleri rivayet edenlerden biridir."